Vergi Hukuku
Devletle gerçek veya tüzel kişi mükellef arasında kanundan doğan borç-alacak ilişkisine dair mali düzenlemeler Mevzuatımızda önemli bir yere sahiptir. Bu anlamda, vergi ödevinin niteliğine, vergi borcunun doğmasına ve sona ermesine, vergi ödevine aykırılığın sonuçlarına ve bu alandaki uyuşmazlıkların çözümlenmesine ilişkin maddi ve şekli kurallar bütününe ilişkin hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti sunmaktayız.
Vergi Usul Kanunu’nda vergi ödevi ilişkisine dair ilkeler yanında vergi kabahatleri ile vergi ceza hukukuna dair kurallar da yer almaktadır. Türk Vergi Hukuku Sisteminde Hazine zararına yol açan fiiller “vergisel kabahatler” olarak tanımlanmış ve karşılığında idari para cezası yaptırımı öngörülmüştür. Vergi ziyaı ve usulsüzlük bu kabahatlerin uygulamada en sık rastlanan örneklerindendir. Vergi Usul Kanunu dışında, Katma Değer Vergisi Kanunu, Özel Tüketim Vergisi Kanunu gibi bazı kanunlarda da vergisel kabahatlere yer verildiği görülmektedir.
Vergi kanunlarının ihlalini oluşturan ve kamu düzenini ağır şekilde sarsan, vergi kayıt sistemini bozucu nitelikteki fiiller ise ülkemizde “vergi suçu” olarak tanımlanarak hürriyeti bağlayıcı ceza yaptırımına bağlanmıştır. Vergi kaçakçılığı suçları olarak adlandırılan ve uygulamada sahte (naylon) veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge (fatura) düzenlemek ve/ veya kullanmak olarak bilinen fiil bu suçun en sık rastlanan işleniş biçimidir. Kurumlar Vergisi Kanununda yer verilen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımının yasaklanması da özellikle grup şirketleri ile ticari ilişkilerde ve uluslararası ticaret kapsamında karşılaşılan vergi hukuku uyuşmazlıklarının başında gelmektedir.
vergi 5Vergi cezalarının ortadan kalkmasını sağlayabilecek en önemli müessese; vergi uyuşmazlıklarının yargı yoluyla çözümlenmesi sürecidir. İdari yargı içinde yer alan vergi mahkemelerinde dava açılması suretiyle hem tahakkuk edebilecek verginin hem de cezalarının ortadan kaldırılabilmesi önemli bir hukuki yol olarak tercih edilebilecektir. Öte yandan, ceza mahkemelerinde görülen vergi ceza davalarında ise, vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyetinin, ceza hukukunun maddi gerçeğin araştırılması ilkesi ile Vergi Usul Kanunundaki esaslar çerçevesinde ortaya konulabilmesi, yatırımcıların korunması ve yatırım ortamının iyileştirilmesi bakımından özel bir önem taşımaktadır.
Haklarında vergilendirme sürecinin çeşitli aşamalarında vergi (ihtirazi kayıt olmaksızın verilen beyannameler üzerine verilen tahakkuklar hariç) ceza, faiz veya zam uygulamasına gidilen mükelleflerin; uzlaşma istemesi fakat uzlaşmanın sağlanamaması, düzeltme talebinin vergi dairesi tarafından kabul edilmemesi ve bunların dışında diğer vergi ile ilgili uyuşmazlıklar yaşamaları durumunda yargı organlarına başvurma hakları vardır.
Vergi suçları, “idari vergi suçları” ve “adli vergi suçları” olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Bir yargısal karara ihtiyaç duyulmadan İdare tarafından uygulanan vergi cezaları gerektiren fiiller idari kabahat olup, verilen cezalar idari yaptırım niteliği taşır. Bu cezaların iptaline yönelik davaların idari yargıda vergi mahkemelerinde açılması gerekir. Bu tip idari vergi suçları daha çok zarar kabahati ve tehlike kabahati niteliği taşır. Zarar kabahati, vergi zıyaına (kaybına) neden olan ve neden olabilecek vergi kanunlarına aykırı davranışlardır. Tehlike kabahati ise hazinenin ileride karşılaşabileceği bir kaybın yani zararının önlenmesini amaçlar.
Yargısal vergi suçları ise, suçun tanımı ve verilecek ceza miktarı vergi usul kanununda yer almakla birlikte ceza verilmesi ve yaptırım uygulanması adli yargıda ceza mahkemesi alanına giren suçlardır. Bu suçlar hukuki konuları, sosyal düzeni bozucu amaçları ve yargılama usulü bakımından diğer ceza hukuku kapsamana giren suçlardan farkları yoktur. Google Adobe W3